Sade, ferah ve aydınlık bir yoga stüdyosu.
Olabildiğince sade.
Olabildiğince şeffaf.
Sen kendi renginle buluşurken.
Başka renkler empoze etmesin diye.
Bana sorarlar hep.
“Neden Sade?” diye..
Ben kendi gerçeğimi yaşarken..
Sade benim gerçeğime alan sunarken.
Sen de kendi gerçeğini deneyimle diye.
O an gerçeğin her ne renkse.
Belki turuncu, belki kahve..
Sadenin iddiasına inanıyorum.
İddialı olanı seviyorum.
O da ayrı mesele.
Kimisi “çok pozitif bir insan” olduğumu düşünerek geliyor Sade’ye..
Kimisi hep ağrıyan dizinin ilk yoga dersinden itibaren ağrımayacağına inanarak.
Kimisi artık hep iyi hissedip.
Hep zayıf ve hep iyi huylu ve hep güler yüzlü ve hep insanları pek seven ve hep iyi şeyler yaşayan biri olacağını umarak.
Hatta benim de bu “hep” lerden olduğumu varsayarak.
“Good vibes only!” yani..
Oysa gerçeğin her ne ise onunla karşılaşman için var yoga.
Günlük hayatında hıza, çok moda olan ‘yoğun olma’ya , binbir uyarana ve maskeye boğduğun gerçekliğinle..
Şeffaf bir zeminde karşılaşınca.
Evet bazen hayal ettiğin gibi olmuyor.
Eğer derse geç kalıp yine de girebileceğine inanıyorsan..
Eğitim aldığın anda kitleleri toplayan zengin bir yoga hocası olacağına..
Hiç hareket etmeden zayıflayacağına..
İnsanlara kaba davranıp nezaketle karşılaşacağına..
İnanıyorsan eğer.
Uyan artık!
Uyuyorsun..
Bu, bir düğüne pijamayla gitme fikri kadar hayalperest.
Ve elbette denemek serbest.
Belki şansın yaver gider..
Ve belki canın uyuklayarak yaşamak ve ölmek ister.
Yani olabilir.
Elbette özgürsün.
Ben iyi hissetmek için yoga yapmıyorum.
Hissetmek için yoga yapıyorum.
Seninle de bu şeffaf ortamda buluştuğumuzda.
Bazen iyi hissetmeyebilirsin.
Biliyorum hissetmek çok korkutucu.
Biliyorum içindeki o garip kıpırtıların iyi mi kötü mü olduğunu bilememek.
Sende panik yaratıyor.
Belki eski anılarını hatırlatıyor.
Korkma.
Burası güvenli.
Her sabah temiz havayla, güzel çiçeklerle adaçayıyla canlandırdığımız bu yer.
Sana hayattaki güzel şeyleri hatırlatıyor olacak.
Karanlık şeyler hissedersen eğer.
Köpekler sahibine benzer.
Mekanlar da.. Öyle ya!
Suratım da sade gibi şeffaftır çoğu zaman.
Biraz yapısal.
Köklerimdeki akça pakça kadınlardan.
Çoğu zaman hissettiğimi yansıtacak kadar şeffaf.
Hissettiklerinde yalnız olmadığını hatırlatacak kadar.
Elimden geldiğince.
Eğer pek te iyi hissetmiyorsan.
Sade’ce hatırla.
Yalnız değilsin.
Güvendesin.
Ve bu da gelip geçecek.
Tıpkı iyi hissettiğin anların geçiciliği gibi.
Yeter ki farket!
İnsan Facebook profilindeki kadar pembeden ibaret.
Değil.
Yoga da.
Yaşam da.
Eş, dost, sevgili.
Ve bazen hoca.
Hangi oyunda buluşursak buluşalım.
Bazen pembe ve güleryüzlü olacağım.
Bazen kırmızı.
Beni sadece pembe hayal etmeni istemem.
Belki de kimse istemez.
İnan ki.
Kahverengi ve gri ve kan kırmızı ve diğer renklerime izin verdikçe.
Her bir rengin tonu yoğunlaşıyor.
Parlıyor.
Sen de yap.
Güzel oluyor.
Dizin belki yine ağrıyacak.
Belki yine terk edilmiş hissedeceksin.
Bazen de pür neşe. Meşk var. * misali.
Bedenin yaşamının fiziksel sen hali.
Varlığının evrenin sen hali olduğu gibi.
Dizin ağrıyorken.
Ve sen o ağrıyı hissediyorken.
Bedeninin bütünlük içinde, sağlıklı bir şekilde işlev göstermesinin nasıl mümkün olabileceğini öğreneceksin.
Ağrıyı hissederken.
Onunla birlikte.
Farkında.
Ve şefkatle.
Tıpkı kalbin ağrıyorken yaşamsal faaliyetlerini gerçekleştirebileceğin gibi.
Beden bu potansiyele sahip.
Varlığın bu dayanıklılığa sahip.
Bir parçası ağrıyorken..
Ve yaşam bedeninde halen devam ediyorken.
Daha iyi hisseden şeyler de var.
Bedeninde.
Hayatta.
Kullan.
Böylece tüm ilgin dizinin sızısında kalmayacak.
Defalarca ve günlerce.
Tek bahsettiğin.
O insanın sana nasıl da hak etmediğin şekilde davrandığı da olmayacak.
Sen yeter ki adım at.
Zihnin sana sunduğu hikayenin.
Tek hikayen olmayabileceğini göreceksin.
Olabildiğince.
O anın gerçeği izin verdiğince.
Olan şey işte yoga.
Tam da yaşam.
Ve zamanı gelince.
Belki de dizin iyileşecek.
Hatta kalbin de.
Artık ağrı hissetmeyecek.
Ve varlığın bu süre içinde.
Yaşamın devam ederken.
Kendini gerçekleştirmeyi sürdürecek.
Yoganın, yaşamın hareketi içinde.
Senin o anki potansiyelinle.
Yoganın sana iyi hissettireceğini unut!
Benim “pozitif bir insan” olduğumu da.
Kim bilir neler deneyimleyeceksin.
Kendi varlığının renkleriyle buluşuyorken.
Ben sana yoga öğretiyorken.
Sen hissederken.
Şeffaf bir alan içinde.
Kendi rengarenkliğinde.
“İyi hissetmek” ten daha derin şeyler olacak şüphesiz!
İyi hissetmeye değişemeyeceğin kadar gerçek.
Coşkun.
Taşkın.
Yalın.
Ve hatta memnun.
Şimdi hikayelerini unut.
Gerçeğinde buluşmak için.
Sade’ce gel!
Öyküm.