Gizem’le birkaç cümle sohbet ettik sabah.
Büyük işlerimiz arasında küçük bi hoşbeş ne iyi geldi.
Arada iş planı da yaptık ya, yapmadan duramazdık.
Durdum düşündüm.
Güzel çocuklarız dedim.
Bitkiyle, çiçekle, böcekle, ağaçla, doğayla, insan doğasıyla uğraşan.
Yeni oyun arkadaşları katıldıkça gözlerinde güller açan.
Güzel niyetleri olan.
Bu yeterli.
Yeterliden fazlası var.
Benim için.
Çocukken büyük adam olacağımdan emindim.
Benim Tarkan’ı tanıdığım gibi, Tarkan’ın da beni tanıması normal olmalıydı.
Dünyayı kurtaracaktım.
İçimde biliyordum.
Sonra baktım.
Büyük adam olmanın ve dünyayı kurtarmanın..
Büyük holdinglerdeki büyük kitleleri ve paraları yönetmekten geçeceğini sandım.
20’li yaşlarımdaki hayallerimin bir kısmını buna harcadım.
Şükür ki harcadım.
Şükür ki sadece bir kısmını.
Bazen ne istediğini anlamak, ne istemediğini yaşamaktan geçiyor.
Gördüm.
Tıpkı yogadaki hiza gibi.
Şartlanmaların sunduğunu iyi bileceksin ki..
Özgür, kendiliğinden ve organik seçimlerini keşfedebil.
30’larda küçüldüm.
‘Yogacı’ oldum.
Ne kadar büyüyeceğimden bi’ haber.
Uğraştım durdum.
Öğrenciler ve yogacı arkadaşlarım bana her gün sordu.
Dersler kaç kişi, eğitim kaç kişi oldu..
Günlük mesaimin bir kısmı bu soruların yanıtlarını öngörme ve yükseltme gayretiyle geçer.
İstatistik okudum. Matematiğin de en yükseğini.
Yine de bilemiyorum.
Hayatın doğası öngörülerle dalga geçer.
Onu biliyorum.
Eğitim kaç kişi olur.
Derse kaç kişi gelir.
Yeni bir hocanın motivasyonu ne kadar sürer.
Ne kadar zamanda senin derslerin dolar..
Tüm bu çabalarımız neye evrilir..
Bilemiyorum.
Sade’nin Yogacıları, her ay düzenlenen programlar ve benim çalışmalarım derken..
Sayıca oldukça çok sayıda kişinin emeklerinin karşılığını bulması için emek veriyorum.
Öğrenciler derslerde veya eğitimlerde az kişi olunca ‘özel ilgi’ alacaklar diye sevinir.
Bir dersin gerçekleşmesi için kaç kişinin ne özel bir ilgi harcadığını göremez.
Neyse ki sayılarla aram iyi.
Yıllarca onları çözünce herşeyi bileceğime emin bir halde,
kompleks problemlere çalışıp çözdükten sonra.
Şimdi hayatın içindeki sayıların daha kompleks olduğunu
ve pek birşey bilmediğimi görüyorum.
Bazı sayıları düşürüp bazılarını yükseltmek için çalışırken..
İnsan doğasının en karmaşık matematikten bile daha belirsiz yapısı ile ilgili merakım, ilgim ve öğrenme arzumu gerçekleştirmek için..
Günlük mesaimi işletmeci olmaya feda etmem gerekiyor.
Ki mesai bitince okuyup öğrenmeye ve öğretmeye alanım olsun.
Yarını bilmek istiyorsun biliyorum. Oysa seni ben en çok.
Bilinmeyene davet etmek istiyorum.
Geleceği bilme, bilmesen de kontrol etme arzunu bıraktıkça.
Şu anın nektarı tatlanacak.
Kendini bildikçe.
O’nu bilme olasılığın artacak.
Bilinmeyenle barıştıkça..
Neşen, coşkun, keyfin katlanacak.
Peki tüm bu çabalarımız ne olacak?
Tüm kalbimle.
Bilmiyorum.
Belki bir gün.
Çok çalışıp az uyuduğum bir günde uyandığım sürpriz bir mesaj.
“Çok teşekkür ederim. Aşkla yapıyor olduğum şeyi yapmama vesile oldunuz.”
Bana neden çabaladığımı hatırlatacak.
Günün sonunda yorgunluktan konuşacak kelimeleri karıştırırken..
“Her derste neye ihtiyacım varsa o karşıma çıkıyor.” u duymak eve gidecek son gücü bulmama vesile olacak.
Kim bilir..
Ben bilmiyorum.
Bilmemek güzel boşver.
Biz en mütevazi halimizle gayret gösterelim.
Elimizden geleni yapalım.
Hayat neye evrilir.
Bırakalım hayat düşünsün.
Yolda olmak en güzeli.
Elele göz göze omuz omuza.
Daha bilge halimle..
En az bilgili zamanımdaki genişliğe, hafifliğe ve özgürlüğe evrilmek niyetim.
Çocuksu ve kaşif halimdeki hayallerime heyecanlanırken..
Kendimin özde ve sade haline dönüşmek olsun kısmetim.
Amin. ❤️
Sevgiyle.
Öyküm.
Fotoğraf Sevgili Filiz Telek.