BÖYLE İYİ

IMG_2554

“Sen ince yapılısın ye, sana bişey olmaz!” dedi.
İçimden..
“Ben de ince yapılıyım!?!” diye haykırmak geldi.

Çocukluğumu, ilk gençlik yıllarımı ne zaman düşünsem.
Biraz kilolu olma hissimi hatırlarım.
Fotoğrafları gördüğümde.
Kendime algım ile dışarıdan gördüğüm arasındaki farka.
Hep fazlasıyla şaşırırım.
Aslında ince yapılı zarif bir kızdım.
Olmayadabilirdim.
Bir eksik bir fazla.
Kime ne.
Diyemedim.

En fit, zayıf, sportif dönemlerimde de.
Değerlendiren yargıçlar vardı çevremde.
Eş, dost, akraba, sevgili.
Farklı zamanlarda, farklı rollerde.
Farkında bile olmadan.
Büyük ihtimalle.
Kızmak elde değil.
Kendine yargıç olan, dışarıya da yargıç genelde.
Yargıları yüklenmemek.
Belki elimde.
Olsa da.
Olmadı işte.
Ne deseler, aldım taşıdım.
Ne kadarını bıraktım.
Ne kadarı kaldı.
Ayırdına varamadım.
Ben hep.
O aldığım bir kiloya takıldım.

Karnımda çılgınca kaslar olmasına.
Yirmilerde çok emek harcadım.
Aslında yapımın.
Esnek, narin ve hassas olduğunu.
Anlamam için.
Yoga hocası olmam yetmedi.
Çünkü iyi yoga hocalarının.
Akrobatik hareketler yapması gerekti.
Kendime hassas davranmaya ikna olmam için.
Uzmanların görüş bildirmesi ancak yetti.
Güç için hep daha çok pratik yapmam gerekliydi.
Bana doğal, rahat gelen.
Başkasına zor olabilecekti.
Ve bu doğaldı.

Kendimle bunca çalışıp.
Arpa boyu yol aldıktan.
Sonra dahi.
Zoru.
Kendime daha yargısız.
Daha şefkatli olmak.
Olduğum hal içinde.
Memnun kalmak.
Yapılması gereken.
Düzeltilmesi istenen.
Dahasıyla ilgilenmeden.
Olduğum haliyle ben.

Belki de ihtiyaç olan.
Disiplin değil.
Şefkattir.
Sade’ce.

Kendine şefkat.
Hayatın, düşüncelerin, yargıların durup.
Kenara çekilip.
Pürüzsüzlüğün ortasında.
Değil de.
Tam da tüm o yargıların.
Sana yorum yapmaktan çekinmeyen komşu teyzenin.
Sosyal medyadan yüklendiğin ideallerin.
Aileden taşıdıkların.
Tüm o kaosun.
Tam ortasında.
Durmak.
Ve kendine hatırlatmaktır.
“Böyle iyi.”
Olduğun halinle.
Ne bir eksik.
Ne bir fazla.
Tam da ‘Sen’le.

Sevgiyle.

Öyküm.

* Hikayesi karmaşık iki kız kardeşten bu şarkı yakışır. Söylenen o ki, babası ünlü müzisyen Ravi Shankar tarafından küçük yaşta terk edilmiş Norah Jones. Babalarının desteğiyle büyüyen, ondan ‘daha güzel ve daha yetenekli’ kız kardeşi Anoushka ile tanışması ancak yetişkinlik hayatlarında olabilmiş. Müzikte buluşmuşlar .  Hikayenin içini kim bilir ya. Çok güzel şarkıdır..

YEMEĞİN SEVMEKLE BİR İLGİSİ OLMALI.

IMG_1358

Bu sabah.
Kahvaltı tabağını renklendir!
Renklerin önce ruhunu beslemesine izin ver..
Bugünkü şefkat pratiğinin kendine güzel bir öğün hazırlamak olmasına ne dersin?

Yemeğin sevmekle bir ilgisi olmalı bence.
Sevgiyi ifade şekli kendimce.
Kendime.
Ve sevdiklerime.
İyi baktıkça.
Seviniyorum.
İçten içe.

Yemeğin beslenmekle bir ilgisi var bence.
Sadece doymak değil yani mesele.
Ruhunu ve bedenini beslerken.
Zihnini de yatıştırabilirsin özenle.
Yumuşak ve rahat bir gülücükle.
Yemek hazırlamak.
Meditasyona dönüşebilir.
Sen isteyince.
Evet.
Sen. İsteyince.
Rutinlerin ve görevlerin üzerine.
Bir yenisini yüklenmektense.
Hafiflikle.
Şükranla.
Şefkatle.
Beslenebilirsin bence.
Ve belki de.
O yorgun günün sonunda.
Yoldan aldığın bir dürüm de.
O gün kendine gösterdiğin şefkatin göstergesi olabilir.
Canın isteyince.

Şefkat.
Şükür.
Ve sevgi.
Hayatın tam içinde.
Bazen bir dürümde.
Rakının yanındaki mezede, bazen de.
Sindirebilen bedene.
Muhabbetle paylaşan dosta.
Hazırladıklarınla doyan sağlıklı çocuklara.
Sana aşkla yemek hazırlayan sevgiliye.
Kaynakları sunan hayata.
Şükürler olsun.

Öyküm.

💙 Bu yazı iki şarkı ile bitsin. Biri bayıldığım filmden tatlı tatlı. Diğeri sevişirken soğan doğrayan Shakira’dan.. İkisi iki ayrı telden. Önerim yemek yaparken Shakira kadar yağa bulanma. Sonra temizlemesi zor olur. 😊

 

YARGILAR OLMASA.

IMG_1154

Bu gece en tatlı uykunda.
Bir peri gelse yamacına.
Sihirimle dese sana.
Yargıları uçurucam sabaha.

Nasıl bir sabaha uyanırdın?
Kendine sorsana.

Sıradan gibi görünen bu sabaha.
En sevdiğin kırmızı elbiseni.
Giyerek başlasan mesela?
O fırından gevrek alıp..
Çatır çutur yesen sonra.
Üstelik bugün pazar olmasa da.
O sevdiğin şarkıyı.
Biraz yüksek sesle açsan.
Paylaşsan.
İster otobüsteki, ister ofisteki komşunla.
Kim bilir..
Belki kaşları yumuşar.
O melodileri duyunca.

Hatırlasan işe varınca.
Herkes insan aslında.
Onlar ast üst diye ayırsa da.
Ne fark eder sonuçta.
Şıngır mıngır çalışarak.
Beraber üretsek eninde sonunda.

Hiç bir yargı kalmasa..
Diyorum dostum sana.
Ne derler diye korkmasan yani aslında..
Amacın ne olurdu şu hayatta?
Kendini hep geride tuttuğun..
Neye adımını atardın şu anda?
Hangi hayaline dalardın?
Bir anda hesapsızca..

“Sana yakışır mı?!”
Diyen tüm teyzeleri sustursam ben sana.
Hangi aşka açardın kollarını?
Sonuna kadar hem de.
Onu söyle bana.
Nasıl haykırırdın ona?
Aşkını doya doya..

Pekiii.. Hayal et şimdi.
Tek başına.
Ne çılgınlık yapmak isterdin?
Söz! Aramızda.

En güzeli en sona.
En tatlı.
En hafif.
En özgür.
En geniş halinle şu anda.
Sevgini.
Şefkatini.
Nasıl sunardın sana?
Şimdi.
Burada.
Seni sevmek.
Senin için.
Her nasılsa.

Sade’ce.
Şükranla.

Öyküm.